Kentsel Dönüşüm
15 Ara 2017 11:00 Son Güncelleme: 10 Oca 2019 05:36

Yeni kentsel dönüşüm yasası şart

Kentsel dönüşümün sadece rantın yüksek olduğu bölgelerde hayata geçebilmesi sektör adına düşündürücü.

Yeni kentsel dönüşüm yasası şart
Dünya gazetesi yazarlarından Serkan Akıncı, kentsel dönüşümde artık yeni yasaların tamamlanmasının şart olduğuyla ilgili bir yazı kaleme aldı. Kentsel dönüşümün sadece rantı yüksek bölgelerde hayata geçebildiğine dikkat çeken Akıncı, bu alandaki ihtiyacın artık giderek daha belirgin bir hal aldığını vurguladı. 

İşte Serdar Akıncı'nın bugünkü o yazısı...

Van depreminin ardından 2012 yılında çıkarılan kentsel dönüşüm yasası başlarda heyecan yaratsa da daha çok rantın yüksek olduğu yerlerle sınırlı kaldı. Buna neden olarak gerekli yasaların tamamlanamamasına işaret ediliyor. Yeni bir yapı yasasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bina bazlı dönüşümden alan bazlı dönüşüme çalıştığı söyleniyor.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (İMSAD) düzenlediği Gündem Buluşmaları’nın bir yenisi dün düzenlendi. Panel öncesi sektörle ilgili bir sunum yapan İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, hafta başında hayatını kaybeden İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar’ı anarak konuşmasına başladı.

İnşaat sektörünün Türkiye’nin lokomotifi olduğunu savunan Erdoğan, istihdamda da sektörün öncü olduğunu ifade etti.

Türkiye ekonomisinin yüzde 5’in üstünde büyümesi halinde sektörün çok pozitif tepki verdiğini dile getiren Erdoğan, inşaat sektörünün 3’üncü çeyrekte yüzde 18’in üstünde büyüdüğünün bilgisini verdi. Buna karşın geçen yıl yüzde 3 büyüyen gayrimenkulün bu yıl yüzde 1.5 büyüdüğüne dikkat çeken Erdoğan, “Bunun sebeplerini tartışmak lazım. Her yıl 1.2 milyon konut satılırken, stoğu eritmek için 600 bin konut üretildiği ifade ediliyor. Yine de her yıl 150 bin yeni konut stoğu oluştuğu söyleniyor. Bu yıl şimdiye kadar 1 milyon 30 bin konut satılmış. Lüks konutta bir yığılma var. Metrekaresi 2 bin 500 lira ceza altı olan orta ve alt gelir gruplarına hitap eden konutlar üretilmesi için çalışmak gerekiyor” dedi.

"Tahsilatlarda sıkıntı sürüyor"

Kredi Garanti Fonu’nun piyasaya ciddi bir cansuyu verdiğini anlatan Erdoğan, yine de ciddi bir nakit sıkışıklığı olduğunu vurguladı. Bunun da konut satışını sınırladığına değinen Erdoğan, bütün verilerin iyi olmasına rağmen tahsilatların olması gerekenin yarısı seviyesinde olduğunu aktardı.

Van depreminin ardından kentsel dönüşüm yasasının çıkarıldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: Tamamlanamayan yasalar nedeniyle bu eksik kalıyor. Yeni bir Yapı Yasası’na ihtiyaç var. Bunun için her türlü desteği verebiliriz. Depreme dayanıksız 7 milyon konut var. Ama herkes kendi konutunu bu sınıfta değerlendirerek, ‘Ne de olsa kentsel dönüşüme girecek’ diyerek yeni konut almaktan imtina ediyor. Burada binasal dönüşümde tıkandık. Alansal dönüşüme geçmek şart. Bakanlık bu konuda çalışma yapıyor.

"Enflasyon Nisan’a kadar düşer"

Erdoğan’ın konuşmasının ardından panele geçildi. Moderatörlüğünü İMSAD Başkan’ı Erdoğan’ın üstlendiği panelin konuşmacıları ise DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz ve Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Vahap Munyar’dı.

Bu yılın 3’üncü çeyreğinde dünyanın en çok büyüyen ekonomisi olmamamıza karşın geçen yılın aynı döneminde en çok küçülenler arasında olduğumuzu hatırlatan Güldağ, gelecek yıl bu baz etkisinin ortadan kalkacağını ve bu nedenle aynı rakamları yakalamanın zor olduğunu söyledi. Kasım ayında enflasyonun 12.98 olduğuna da değinen Güldağ, aralıkta bunun 12’ye gerileyeceğini anlattı. Enflasyon rakamlarının Nisan 2018’e kadar düşüş eğilimini sürdüreceğini ve tek haneli rakamların görülebileceğini ifade eden Güldağ, bu tarihten sonra ise tekrar yükselişe geçebileceği konusunda uyardı.

AB ile Türkiye arasındaki sıkıntılar hakkında da açıklamalarda bulunan Güldağ, “İlişkiler bundan sonra daha da kötüye gitmez ama bazı Avrupalı üreticiler ‘Acaba köyü terk etmenin zamanı geldi mi?’ diye düşünüyor. Sırbistan gibi ülkelere yatırımlar artıyor. Hala sendikasyonun yüzde 80’i Avrupa kaynaklı. Türkiye’nin finansman bulma biçimi de değişti. Bu nedenlerle dış politika buna göre şekillenebilir. Gelecek süreçte Türkiye ile AB ilişkileri iyiye gider” dedi.

Güldağ, devletin 1999’da yaşanan depremin ardından binalara bir standart getirdiğini hatırlatarak, bugün de tüm binaların akıllı ve yeşil olması halinde inşaat malzemeleri sektöründe dünya dünya markası çıkabileceğinin altını çizdi.

Barış sağlansın, aslan payı Türklerin olur

Gelecek süreçte Türkiye’nin yakın coğrafyasında Barış’ın hakim olabileceğini vurgulayan Şeref Oğuz da, “Parayı borsaya kote inşaat şirketlerinde değerlendirmek mantıklı. Barış ekonomisi yaklaşıyor. İnsanoğlunun yakın coğrafyada mahvettiği yerler yeniden yapılacak. Burada Türk şirketler taşeron değil, masada olacak. Yakınlık nedeniyle en çok payı alacağımız için böyle bir fırsat var. 2018’in ikinci yarısında barış ortamı sağlanmasıyla büyük bir patlama olabilir. Gelecek haftalarda da Kudüs konusu gazetelerin 3’üncü sayfasına düşer” diye konuştu.

Panelde konuşan Vahap Munyar da, gerçekleşen büyümeye rağmen herkesin şikayet ettiğini söyledi. Şirketlerin büyümesine baktığında onların da çift haneli büyüme rakamlarını yakaladığına değinen Munyar, şöyle devam etti: Ya şikayetler doğru değil, ya şirketlerin büyüme rakamları doğru değil ya da bazı şeyler tam olarak yansımıyor. 2019 seçim yılı. Bu yüzden 2018’de insanlar yatırım konusunda beklemeye geçebilir ama para musluklarının açılması mümkün.